Daha fazla bilgi
Childhood First Contact with Music synthwave newsong shorts makemylyricsm..
- youtube video öneriler içerik en iyiler keşfet öne çıkan
- Youtube`da İzle
- Kanalı Ziyaret Et
Gündem: Durdurulamayan Akış: Dijital Çağda Gündemi Anlamak ve Yönetmek
Her sabah uyandığımızda, elimizdeki akıllı telefonlardan veya açtığımız televizyonlardan zihnimize hızla akmaya başlayan bir bilgi tufanıyla karşılaşıyoruz: gündem. Kelime anlamı itibarıyla "tartışma ve görüşülecek konuların bütünü" olsa da, modern dünyada gündem, sadece bir liste olmaktan öte, hayatımızın her anına nüfuz eden, kolektif bilinçaltımızı şekillendiren, duygu ve düşüncelerimizi yönlendiren devasa bir ağdır. Siyasetten ekonomiye, teknolojiden sanata, sağlıktan çevreye kadar uzanan geniş yelpazesiyle gündem, durmaksızın değişen, evrilen ve dönüşen canlı bir organizma gibidir. Bu makalede, dijital çağın hızında seyreden gündemin çok boyutlu yapısını, birey ve toplum üzerindeki etkilerini, getirdiği zorlukları ve bu akışın içinde nasıl bilinçli bir yolculuk yapılabileceğini derinlemesine inceleyeceğiz.
Gündem, doğası gereği dinamik ve çok katmanlıdır. Bir yandan küresel iklim krizi, uluslararası çatışmalar veya salgın hastalıklar gibi tüm insanlığı ilgilendiren makro konuları barındırırken, diğer yandan yerel seçimler, mahalle projeleri veya bölgesel kültürel etkinlikler gibi mikro düzeydeki gelişmeleri de içerir. Bu katmanlar, birbirleriyle etkileşim halinde olup, çoğu zaman iç içe geçerek karmaşık bir tablo oluşturur. Örneğin, küresel bir ekonomik krizin yerel pazarları nasıl etkilediğini veya uluslararası bir teknoloji şirketinin aldığı kararın bir şehrin istihdamını nasıl değiştirdiğini gözlemleyebiliriz.
Dijitalleşme öncesinde, gündem genellikle belirli yayın döngüleri ile şekillenirdi: sabah gazeteleri, akşam haber bültenleri. Ancak internetin ve özellikle sosyal medyanın yükselişiyle birlikte, bu döngüler tamamen kırıldı. Artık her an, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay anında milyonlara ulaşabiliyor. Bir tweet, bir fotoğraf veya kısa bir video, saniyeler içinde küresel bir tartışmanın fitilini ateşleyebilir. Bu durum, gündemin sadece içeriğini değil, aynı zamanda oluşum hızını, yayılma biçimini ve etki gücünü de kökten değiştirmiştir. Gündem, artık nefes alıp veren, sürekli yeni verilerle beslenen, kendini yeniden üreten bir yapıya bürünmüştür.
Günümüzde bilgiye erişim hızı ve kaynak çeşitliliği, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yüksek. Geleneksel medya organları (gazete, televizyon, radyo) hala önemli bir rol oynasa da, sosyal medya platformları (X, Facebook, Instagram, TikTok, YouTube), bloglar, podcast'ler ve çeşitli çevrimiçi haber siteleri, gündemin nabzını tutan başlıca mecralar haline geldi. Bu platformlar, sadece profesyonel gazetecilerin değil, aynı zamanda vatandaş gazetecilerin, aktivistlerin ve hatta sıradan kullanıcıların da bilgi üretip yaymasına olanak tanıyor.
Bu çeşitlilik ve hız, hem büyük avantajlar hem de ciddi zorluklar getiriyor. Avantajları arasında, olaylara daha hızlı tepki verilmesi, farklı bakış açılarının dile getirilmesi, sansürün aşılması ve demokratik katılımın artırılması sayılabilir. Özellikle otoriter rejimlerin olduğu ülkelerde, sosyal medya çoğu zaman muhalif seslerin yükseldiği ve kamuoyunun oluştuğu yegane mecralardan biri olabiliyor. Ancak madalyonun diğer yüzünde, bilginin doğruluğunu teyit etme, dezenformasyonla mücadele etme ve bilgi kirliliğini aşma gibi devasa zorluklar yatıyor. Herkesin yayıncı olabildiği bir ortamda, neyin gerçek neyin kurgu olduğunu ayırt etmek giderek daha karmaşık bir hal almıştır. Algoritmalar ise kullanıcının tercihlerine göre kişiselleştirilmiş bir bilgi akışı sunarak "yankı odaları" ve "filtre baloncukları" oluşumunu hızlandırıyor, bu da farklı görüşlere kapalı, tek yönlü bir gündem algısı yaratabiliyor.
Gündemin birey ve toplum üzerindeki etkileri oldukça derindir ve çok yönlüdür. Pozitif etkileri arasında, bireylerin dünya meseleleri hakkında daha bilinçli olmaları, sosyal olaylara karşı farkındalıklarının artması ve sivil katılımın teşvik edilmesi yer alır. Gündemdeki bir konu, milyonlarca insanı ortak bir amaç etrafında birleştirerek sosyal hareketleri tetikleyebilir, siyasi değişimlere yol açabilir veya insani yardım kampanyalarına ilham verebilir. Örneğin, çevre krizine dikkat çeken bir haber, küresel çapta iklim aktivizmini güçlendirebilir.
Ancak gündemin getirdiği yük, çoğu zaman olumsuz psikolojik ve sosyal sonuçlara da yol açar. Sürekli negatif haber akışı, kronik anksiyete, stres ve "haber yorgunluğu" olarak bilinen bilişsel bir durumu tetikleyebilir. Sosyal medyada karşılaşılan kutuplaşmış tartışmalar, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir ve toplumsal hoşgörüsüzlüğü artırabilir. Bir diğer önemli etki ise "FOMO" (Fear Of Missing Out) yani bir şeyleri kaçırma korkusudur. Sürekli güncel kalma baskısı, bireyleri bitmek bilmeyen bir bilgi döngüsüne hapsedebilir, bu da odaklanma sorunlarına ve üretkenlik düşüşüne neden olabilir. Dahası, algoritmaların şekillendirdiği gündem, insanları belirli düşünce kalıplarına iterek kolektif akıl yürütme yeteneğini zayıflatabilir, farklı görüşlere karşı empatiyi azaltabilir ve toplumsal bölünmeleri derinleştirebilir.
Dijital çağda gündemi sadece pasif bir şekilde takip etmek yerine, onu aktif bir şekilde yönetebilmek, sağlıklı bir zihin ve bilinçli bir yaşam için elzem hale gelmiştir. Bu yönetim, her şeyden önce eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeyi gerektirir. Karşılaştığımız her bilgiyi sorgulamak, kaynağını doğrulamak, farklı perspektiflerden bakmak ve olası önyargıları tanımak kritik öneme sahiptir. "Gerçek mi, yanıltıcı mı?", "Bu bilginin amacı ne?", "Kim bundan fayda sağlıyor?" gibi soruları sormak, bilgi kirliliği denizinde yolumuzu bulmamıza yardımcı olabilir.
Dezenformasyon ve yanlış bilgi, günümüz gündeminin en büyük tehditlerinden biridir. Özellikle komplo teorileri, siyasi manipülasyonlar ve sahte haberler, toplumsal güveni sarsmakta, bilimsel gerçekleri reddetmekte ve kutuplaşmayı artırmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, bu zorluklarla başa çıkmanın temel araçlarından biridir. Bireylere haberleri nasıl analiz edecekleri, propaganda tekniklerini nasıl tanıyacakları ve güvenilir kaynakları nasıl ayırt edecekleri öğretilmelidir. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumları, bu konuda daha fazla sorumluluk üstlenmeli, vatandaşları bilinçli bilgi tüketimi konusunda eğitmeli ve doğrulanmış bilgiye erişimi kolaylaştırmalıdır.
Gündemin ezici ağırlığından korunmak ve bilgi yorgunluğunu önlemek için "dijital detoks" ve "bilinçli katılım" kavramları önem kazanmıştır. Dijital detoks, belirli aralıklarla dijital cihazlardan ve bilgi akışından uzaklaşarak zihinsel bir mola vermeyi ifade eder. Bu, doğayla iç içe olmak, hobilerle ilgilenmek, fiziksel aktivite yapmak veya sevdiklerimizle yüz yüze vakit geçirmek gibi farklı şekillerde uygulanabilir. Bu tür molalar, zihni dinlendirir, odaklanmayı artırır ve gündemin yarattığı stresi azaltır.
Bilinçli katılım ise, gündemi tamamen göz ardı etmek yerine, onu daha seçici ve kontrollü bir şekilde takip etmeyi ifade eder. Bu, güvendiğimiz, tarafsız ve farklı bakış açıları sunan sınırlı sayıda haber kaynağını seçmek, sosyal medya kullanım sürelerini kısıtlamak, belirli konuları takip etmekten kaçınmak veya tartışmalara katılmadan önce derinlemesine düşünmek anlamına gelebilir. Kendi bilgi diyemizi oluşturarak, bizi olumsuz etkileyen veya faydasız bulduğumuz içeriklerden uzak durabiliriz. Gündemi yönetmek, aslında kendi zihinsel refahımızı koruma ve kişisel sınırlarımızı çizme eylemidir.
Gelecekte gündem, yapay zeka (YZ) teknolojilerinin etkisiyle daha da radikal dönüşümler geçirecek. YZ, haber içeriği oluşturma, kişiselleştirilmiş haber akışları sunma, dezenformasyonu tespit etme ve hatta "deepfake" teknolojisiyle gerçeklik algısını manipüle etme potansiyeline sahip. YZ'nın gücüyle, her bireyin sadece kendi ilgi alanlarına, ideolojisine ve geçmiş etkileşimlerine göre tasarlanmış, benzersiz bir gündemi olabilir. Bu durum, bir yandan bilgiye erişimi inanılmaz derecede verimli hale getirebilirken, diğer yandan ortak bir toplumsal gerçeklik algısını daha da parçalayabilir. Herkesin kendi "gerçeğinde" yaşadığı bir dünya, toplumsal uzlaşmayı ve kolektif eylemi daha da zorlaştırabilir.
Bu sebeple, gelecekte medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme, sadece önemli bir beceri olmaktan çıkıp, toplumsal hayatta kalmak ve demokratik süreçleri korumak için temel bir zorunluluk haline gelecektir. YZ'nın getireceği potansiyel manipülasyonlara karşı, insan zihninin ayırt etme, sorgulama ve empati kurma yetenekleri daha da kıymetli olacaktır. Gündemin geleceği, teknolojinin imkanlarıyla insanlığın etik değerleri ve eleştirel kapasitesi arasındaki dengeyi bulmaya bağlı olacaktır.
Gündem, modern dünyanın kaçınılmaz bir gerçeğidir; sürekli akış halinde olan, çok katmanlı ve dönüştürücü bir güçtür. Dijital çağ, bu akışı inanılmaz bir hız ve çeşitlilikle sunarak hem yeni fırsatlar yaratmış hem de benzeri görülmemiş zorlukları beraberinde getirmiştir. Bilgiye erişim kolaylaşırken, aynı zamanda bilgi kirliliği, dezenformasyon ve kutuplaşma riskleri de artmıştır.
Bu karmaşık ortamda, bireyin görevi sadece gündemi takip etmek değil, aynı zamanda onu anlamak, eleştirel bir süzgeçten geçirmek ve kendi zihinsel sağlığı ile toplumsal sorumluluklarını dengeleyerek bilinçli bir şekilde dahil olmaktır. Gündemi tamamen göz ardı etmek mümkün olmasa da, onun üzerimizdeki etkisini yönetmek mümkündür. Dijital detoks yapmak, bilgi kaynaklarımızı çeşitlendirmek, eleştirel düşünme becerilerimizi geliştirmek ve empatiyi korumak, bu durdurulamaz akışın içinde dengeli ve anlamlı bir yolculuk yapmamızı sağlayacaktır. Unutmamalıyız ki, gündem sadece bize sunulan bir dizi olay değil, aynı zamanda bizim onu nasıl algıladığımız ve ona nasıl tepki verdiğimizle şekillenen kolektif bir inşadır.
Her sabah uyandığımızda, elimizdeki akıllı telefonlardan veya açtığımız televizyonlardan zihnimize hızla akmaya başlayan bir bilgi tufanıyla karşılaşıyoruz: gündem. Kelime anlamı itibarıyla "tartışma ve görüşülecek konuların bütünü" olsa da, modern dünyada gündem, sadece bir liste olmaktan öte, hayatımızın her anına nüfuz eden, kolektif bilinçaltımızı şekillendiren, duygu ve düşüncelerimizi yönlendiren devasa bir ağdır. Siyasetten ekonomiye, teknolojiden sanata, sağlıktan çevreye kadar uzanan geniş yelpazesiyle gündem, durmaksızın değişen, evrilen ve dönüşen canlı bir organizma gibidir. Bu makalede, dijital çağın hızında seyreden gündemin çok boyutlu yapısını, birey ve toplum üzerindeki etkilerini, getirdiği zorlukları ve bu akışın içinde nasıl bilinçli bir yolculuk yapılabileceğini derinlemesine inceleyeceğiz.
Gündemin Çok Yönlü Yapısı ve Sürekli Değişimi
Gündem, doğası gereği dinamik ve çok katmanlıdır. Bir yandan küresel iklim krizi, uluslararası çatışmalar veya salgın hastalıklar gibi tüm insanlığı ilgilendiren makro konuları barındırırken, diğer yandan yerel seçimler, mahalle projeleri veya bölgesel kültürel etkinlikler gibi mikro düzeydeki gelişmeleri de içerir. Bu katmanlar, birbirleriyle etkileşim halinde olup, çoğu zaman iç içe geçerek karmaşık bir tablo oluşturur. Örneğin, küresel bir ekonomik krizin yerel pazarları nasıl etkilediğini veya uluslararası bir teknoloji şirketinin aldığı kararın bir şehrin istihdamını nasıl değiştirdiğini gözlemleyebiliriz.
Dijitalleşme öncesinde, gündem genellikle belirli yayın döngüleri ile şekillenirdi: sabah gazeteleri, akşam haber bültenleri. Ancak internetin ve özellikle sosyal medyanın yükselişiyle birlikte, bu döngüler tamamen kırıldı. Artık her an, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay anında milyonlara ulaşabiliyor. Bir tweet, bir fotoğraf veya kısa bir video, saniyeler içinde küresel bir tartışmanın fitilini ateşleyebilir. Bu durum, gündemin sadece içeriğini değil, aynı zamanda oluşum hızını, yayılma biçimini ve etki gücünü de kökten değiştirmiştir. Gündem, artık nefes alıp veren, sürekli yeni verilerle beslenen, kendini yeniden üreten bir yapıya bürünmüştür.
Bilgi Akışının Hızı ve Kaynak Çeşitliliği
Günümüzde bilgiye erişim hızı ve kaynak çeşitliliği, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yüksek. Geleneksel medya organları (gazete, televizyon, radyo) hala önemli bir rol oynasa da, sosyal medya platformları (X, Facebook, Instagram, TikTok, YouTube), bloglar, podcast'ler ve çeşitli çevrimiçi haber siteleri, gündemin nabzını tutan başlıca mecralar haline geldi. Bu platformlar, sadece profesyonel gazetecilerin değil, aynı zamanda vatandaş gazetecilerin, aktivistlerin ve hatta sıradan kullanıcıların da bilgi üretip yaymasına olanak tanıyor.
Bu çeşitlilik ve hız, hem büyük avantajlar hem de ciddi zorluklar getiriyor. Avantajları arasında, olaylara daha hızlı tepki verilmesi, farklı bakış açılarının dile getirilmesi, sansürün aşılması ve demokratik katılımın artırılması sayılabilir. Özellikle otoriter rejimlerin olduğu ülkelerde, sosyal medya çoğu zaman muhalif seslerin yükseldiği ve kamuoyunun oluştuğu yegane mecralardan biri olabiliyor. Ancak madalyonun diğer yüzünde, bilginin doğruluğunu teyit etme, dezenformasyonla mücadele etme ve bilgi kirliliğini aşma gibi devasa zorluklar yatıyor. Herkesin yayıncı olabildiği bir ortamda, neyin gerçek neyin kurgu olduğunu ayırt etmek giderek daha karmaşık bir hal almıştır. Algoritmalar ise kullanıcının tercihlerine göre kişiselleştirilmiş bir bilgi akışı sunarak "yankı odaları" ve "filtre baloncukları" oluşumunu hızlandırıyor, bu da farklı görüşlere kapalı, tek yönlü bir gündem algısı yaratabiliyor.
Birey ve Toplum Üzerindeki Etkileri
Gündemin birey ve toplum üzerindeki etkileri oldukça derindir ve çok yönlüdür. Pozitif etkileri arasında, bireylerin dünya meseleleri hakkında daha bilinçli olmaları, sosyal olaylara karşı farkındalıklarının artması ve sivil katılımın teşvik edilmesi yer alır. Gündemdeki bir konu, milyonlarca insanı ortak bir amaç etrafında birleştirerek sosyal hareketleri tetikleyebilir, siyasi değişimlere yol açabilir veya insani yardım kampanyalarına ilham verebilir. Örneğin, çevre krizine dikkat çeken bir haber, küresel çapta iklim aktivizmini güçlendirebilir.
Ancak gündemin getirdiği yük, çoğu zaman olumsuz psikolojik ve sosyal sonuçlara da yol açar. Sürekli negatif haber akışı, kronik anksiyete, stres ve "haber yorgunluğu" olarak bilinen bilişsel bir durumu tetikleyebilir. Sosyal medyada karşılaşılan kutuplaşmış tartışmalar, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir ve toplumsal hoşgörüsüzlüğü artırabilir. Bir diğer önemli etki ise "FOMO" (Fear Of Missing Out) yani bir şeyleri kaçırma korkusudur. Sürekli güncel kalma baskısı, bireyleri bitmek bilmeyen bir bilgi döngüsüne hapsedebilir, bu da odaklanma sorunlarına ve üretkenlik düşüşüne neden olabilir. Dahası, algoritmaların şekillendirdiği gündem, insanları belirli düşünce kalıplarına iterek kolektif akıl yürütme yeteneğini zayıflatabilir, farklı görüşlere karşı empatiyi azaltabilir ve toplumsal bölünmeleri derinleştirebilir.
Gündemi Yönetme ve Eleştirel Bakış Açısı Geliştirme Zorunluluğu
Dijital çağda gündemi sadece pasif bir şekilde takip etmek yerine, onu aktif bir şekilde yönetebilmek, sağlıklı bir zihin ve bilinçli bir yaşam için elzem hale gelmiştir. Bu yönetim, her şeyden önce eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeyi gerektirir. Karşılaştığımız her bilgiyi sorgulamak, kaynağını doğrulamak, farklı perspektiflerden bakmak ve olası önyargıları tanımak kritik öneme sahiptir. "Gerçek mi, yanıltıcı mı?", "Bu bilginin amacı ne?", "Kim bundan fayda sağlıyor?" gibi soruları sormak, bilgi kirliliği denizinde yolumuzu bulmamıza yardımcı olabilir.
Dezenformasyon ve yanlış bilgi, günümüz gündeminin en büyük tehditlerinden biridir. Özellikle komplo teorileri, siyasi manipülasyonlar ve sahte haberler, toplumsal güveni sarsmakta, bilimsel gerçekleri reddetmekte ve kutuplaşmayı artırmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitimi, bu zorluklarla başa çıkmanın temel araçlarından biridir. Bireylere haberleri nasıl analiz edecekleri, propaganda tekniklerini nasıl tanıyacakları ve güvenilir kaynakları nasıl ayırt edecekleri öğretilmelidir. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumları, bu konuda daha fazla sorumluluk üstlenmeli, vatandaşları bilinçli bilgi tüketimi konusunda eğitmeli ve doğrulanmış bilgiye erişimi kolaylaştırmalıdır.
Dijital Detoks ve Bilinçli Katılım
Gündemin ezici ağırlığından korunmak ve bilgi yorgunluğunu önlemek için "dijital detoks" ve "bilinçli katılım" kavramları önem kazanmıştır. Dijital detoks, belirli aralıklarla dijital cihazlardan ve bilgi akışından uzaklaşarak zihinsel bir mola vermeyi ifade eder. Bu, doğayla iç içe olmak, hobilerle ilgilenmek, fiziksel aktivite yapmak veya sevdiklerimizle yüz yüze vakit geçirmek gibi farklı şekillerde uygulanabilir. Bu tür molalar, zihni dinlendirir, odaklanmayı artırır ve gündemin yarattığı stresi azaltır.
Bilinçli katılım ise, gündemi tamamen göz ardı etmek yerine, onu daha seçici ve kontrollü bir şekilde takip etmeyi ifade eder. Bu, güvendiğimiz, tarafsız ve farklı bakış açıları sunan sınırlı sayıda haber kaynağını seçmek, sosyal medya kullanım sürelerini kısıtlamak, belirli konuları takip etmekten kaçınmak veya tartışmalara katılmadan önce derinlemesine düşünmek anlamına gelebilir. Kendi bilgi diyemizi oluşturarak, bizi olumsuz etkileyen veya faydasız bulduğumuz içeriklerden uzak durabiliriz. Gündemi yönetmek, aslında kendi zihinsel refahımızı koruma ve kişisel sınırlarımızı çizme eylemidir.
Gündemin Geleceği: Yapay Zeka ve Kişiselleştirme Çağı
Gelecekte gündem, yapay zeka (YZ) teknolojilerinin etkisiyle daha da radikal dönüşümler geçirecek. YZ, haber içeriği oluşturma, kişiselleştirilmiş haber akışları sunma, dezenformasyonu tespit etme ve hatta "deepfake" teknolojisiyle gerçeklik algısını manipüle etme potansiyeline sahip. YZ'nın gücüyle, her bireyin sadece kendi ilgi alanlarına, ideolojisine ve geçmiş etkileşimlerine göre tasarlanmış, benzersiz bir gündemi olabilir. Bu durum, bir yandan bilgiye erişimi inanılmaz derecede verimli hale getirebilirken, diğer yandan ortak bir toplumsal gerçeklik algısını daha da parçalayabilir. Herkesin kendi "gerçeğinde" yaşadığı bir dünya, toplumsal uzlaşmayı ve kolektif eylemi daha da zorlaştırabilir.
Bu sebeple, gelecekte medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme, sadece önemli bir beceri olmaktan çıkıp, toplumsal hayatta kalmak ve demokratik süreçleri korumak için temel bir zorunluluk haline gelecektir. YZ'nın getireceği potansiyel manipülasyonlara karşı, insan zihninin ayırt etme, sorgulama ve empati kurma yetenekleri daha da kıymetli olacaktır. Gündemin geleceği, teknolojinin imkanlarıyla insanlığın etik değerleri ve eleştirel kapasitesi arasındaki dengeyi bulmaya bağlı olacaktır.
Sonuç: Akışın İçinde Bilinçli Bir Yolculuk
Gündem, modern dünyanın kaçınılmaz bir gerçeğidir; sürekli akış halinde olan, çok katmanlı ve dönüştürücü bir güçtür. Dijital çağ, bu akışı inanılmaz bir hız ve çeşitlilikle sunarak hem yeni fırsatlar yaratmış hem de benzeri görülmemiş zorlukları beraberinde getirmiştir. Bilgiye erişim kolaylaşırken, aynı zamanda bilgi kirliliği, dezenformasyon ve kutuplaşma riskleri de artmıştır.
Bu karmaşık ortamda, bireyin görevi sadece gündemi takip etmek değil, aynı zamanda onu anlamak, eleştirel bir süzgeçten geçirmek ve kendi zihinsel sağlığı ile toplumsal sorumluluklarını dengeleyerek bilinçli bir şekilde dahil olmaktır. Gündemi tamamen göz ardı etmek mümkün olmasa da, onun üzerimizdeki etkisini yönetmek mümkündür. Dijital detoks yapmak, bilgi kaynaklarımızı çeşitlendirmek, eleştirel düşünme becerilerimizi geliştirmek ve empatiyi korumak, bu durdurulamaz akışın içinde dengeli ve anlamlı bir yolculuk yapmamızı sağlayacaktır. Unutmamalıyız ki, gündem sadece bize sunulan bir dizi olay değil, aynı zamanda bizim onu nasıl algıladığımız ve ona nasıl tepki verdiğimizle şekillenen kolektif bir inşadır.
